Barış ile ilgili Hikaye Örnekleri (Kısa)

Ayşe Durmuş 188 Okuma Süresi: 5 dk Hikaye Örnekleri
Barış ile ilgili Hikaye Örnekleri (Kısa)

Barış ile ilgili Kısa Hikaye Örneği (1)

Küçük bir kasabada yıllardır iki mahalle birbirine dargındı. Bir taraf “Kuzey Mahallesi” diğer taraf ise “Güney Mahallesi” olarak biliniyordu. İnsanlar aynı pazar yerinde alışveriş yapıyor, aynı gökyüzünün altında yaşıyor ama birbirlerine selam bile vermiyordu.

Bir gün kasabaya bir ressam geldi. Adı Efe’ydi. Çocuklarla birlikte kocaman bir duvar resmi yapmak istedi. Fakat hangi mahallede resim yapılacağı konusunda tartışma çıktı. Kuzey Mahallesi “bizim duvarımıza yap,” derken, Güney Mahallesi “hayır, bizim duvarımıza yap,” diye karşı çıktı. Tartışma büyüdü, hatta insanlar birbirine bağırmaya başladı.

Efe gülümsedi ve şöyle dedi:
— “Peki o zaman tek bir duvar yerine, iki mahallenin tam ortasında koca bir köprüye resim yapalım. Hem sizin hem onların olsun.”

Başta kimse kabul etmedi. Ama çocuklardan biri yüksek sesle bağırdı:
— “Ben boyaları taşırım!”

Onun cesaretine diğer çocuklar da katıldı. Sonunda büyükler de ikna oldu.

Bir hafta boyunca herkes köprüye gelip eline fırça aldı. Kimi bulutları boyadı, kimi güvercinleri… Kimi rengârenk çiçekler çizdi, kimi kocaman gülümseyen yüzler… Köprünün ortasında ise tek bir kelime yazıyordu: “Barış.”

Resim tamamlandığında kimse mahalle ayrımı yapmıyordu. Herkes aynı duvarın önünde kahkahalar atıyor, fotoğraflar çekiliyordu. O günden sonra kasabada selamlar çoğaldı, sofralar birleşti. Çünkü insanlar anlamıştı ki barış, tek bir tarafın değil, herkesin ortak rengiydi.


Barış ile ilgili Kısa Hikaye Örneği (2)

Bir zamanlar yüksek dağların ardında iki dost yaşarmış: Rüzgâr ve Nehir. Rüzgâr özgürce esip dolaşmayı sever, Nehir ise sakin sakin akıp toprağa hayat verirmiş. Başlangıçta çok iyi anlaşsalar da zamanla araları bozulmuş.

Rüzgâr, Nehir’e kızar:
— “Sen hep aynı yerde akıp duruyorsun, hiç hareketli değilsin. Dünya senin yüzünden sıkıcı oluyor!”

Nehir ise sert bir sesle karşılık verir:
— “Sen de sürekli savurup duruyorsun, hiçbir yerde huzur bırakmıyorsun. İnsanlar senden korkuyor!”

Bu tartışma büyüdükçe büyümüş. Dağlarda ağaçlar eğilmiş, çiçekler boynunu bükmüş. Kuşlar bile yuvalarından çıkmaz olmuş. Çünkü doğa, iki dostun kavgasından etkileniyormuş.

Bir gün küçük bir serçe, cesaretini toplayıp onlara seslenmiş:
— “Siz kavga ettikçe biz yaşayamaz hale geliyoruz. Oysa birlikte çalışsanız ne kadar güzel olurdu. Rüzgâr eserse dallar sallanır, Nehir akarsa çiçekler açar. Barış olmazsa, bizler yok oluruz.”

Rüzgâr ve Nehir, serçenin sözlerinden çok etkilenmiş. Birbirlerine bakıp susmuşlar. Sonra Nehir gülümseyerek demiş:
— “O halde ben aktıkça sen serinlik getir, ben çiçeklere su verdikçe sen onlara şarkı söyle.”

Rüzgâr da hafifçe esip cevaplamış:
— “Tamam dostum, barışı seçelim.”

O günden sonra doğa yeniden canlanmış. Çiçekler daha parlak açmış, kuşlar yeniden şarkılar söylemiş. İnsanlar bu uyumu görünce birbirlerine bakıp “Barış, hayatın nefesiyle suyudur” demişler.


Barış ile ilgili Kısa Hikaye Örneği (3)

Bir ormanda iki hayvan grubu yaşarmış: tavşanlar ve kirpiler. Tavşanlar hızlı ve çevik oldukları için hep gururlanır, kirpiler de dikenlerinden dolayı kendilerini üstün görürmüş. Bu yüzden araları hiç iyi değilmiş.

Bir gün ormana büyük bir yangın çıkmış. Alevler hızla yayılırken tavşanlar koşup kaçmak istemiş ama yavru tavşanlardan biri alevlerin arasında kalmış. Tavşanlar çaresizlikle ağlarken, kirpilerden biri cesurca ileri atılmış. Dikenlerini koruma kalkanı gibi kullanıp yavruyu güvenle dışarı çıkarmış.

Bunu gören tavşanların lideri şaşkınlıkla seslenmiş:
— “Sen bize hep rakip gibi bakardın, neden yardım ettin?”

Kirpi gülümseyerek cevaplamış:
— “Çünkü orman sadece sizin değil, hepimizin yuvası. Barış olmadan ne siz yaşayabilirsiniz ne biz.”

Yangın söndüğünde tavşanlar ve kirpiler artık kavga etmeyi bırakmış. Birlikte yiyecek toplamış, birlikte yuva yapmışlar. Ormanın diğer hayvanları da onları örnek almış.

O günden sonra ormanda tek bir kural varmış: “Barış içinde yaşamak, hayatı paylaşmaktır.”


Barış ile ilgili Kısa Hikaye Örneği (4)

Bir şehirde, aynı caddenin iki ucunda yaşayan insanlar vardı. Doğu Yakası ve Batı Yakası diye bilinirlerdi. Yıllar önce küçük bir anlaşmazlık yüzünden araları açılmış, artık birbirlerinin düğününe gitmez, bayramda selam bile vermez olmuşlardı.

Bir gün şehre büyük bir fırtına geldi. Elektrikler kesildi, evlerin çatıları uçtu. Çaresizlik içinde kalan insanlar ilk kez birbirlerine muhtaç oldular. Batı Yakası’ndan bir grup genç, Doğu Yakası’na gidip çatısı uçan evleri onarmaya başladı. Bunu gören Doğu Yakası’ndan kadınlar da kazanlarla çorba pişirip herkese dağıttı.

Küçük bir çocuk bu manzarayı görünce yüksek sesle sordu:
— “Madem birbirinize yardım edebiliyorsunuz, neden bu kadar yıl kavgalıydınız?”

O an herkes sustu. Çünkü gerçekten kimse kavganın sebebini hatırlamıyordu.

Fırtına dindiğinde insanlar artık eski komşularına yabancı gibi bakmıyordu. Caddenin ortasında büyük bir masa kurup birlikte yemek yediler. O günden sonra şehirde bir gelenek başladı: her yıl fırtınanın olduğu gün, iki yaka aynı sofrada buluştu.

Ve herkes öğrendi ki: Barış, bir sofrayı paylaşmak kadar yakındır.


Barış ile ilgili Kısa Hikaye Örneği (5)

Uzak bir gelecekte, insanlar Mars’ta yaşamaya başlamıştı. Fakat Dünya’dan giden iki farklı koloni vardı: biri Kızıl Şafak Kolonisi, diğeri Mavi Ufuk Kolonisi. Başlangıçta aynı amaç için gitmiş olsalar da zamanla birbirlerine güvenmez olmuşlar. Su kaynaklarını, enerji panellerini paylaşmıyor, hatta yollarını bile ayrı yapıyorlardı.

Bir gün büyük bir göktaşı Mars’ın atmosferine girdi. Çarpma sonucunda her iki koloninin de enerji sistemleri zarar gördü. Elektrikler kesildi, iletişim kuleleri devrildi. Eğer birkaç gün içinde çözüm bulunmazsa tüm koloni yok olacaktı.

O sırada genç bir mühendis ortaya çıktı. Adı Liva’ydı. İki koloninin liderlerini bir araya getirdi ve dedi ki:
— “Eğer ayrı ayrı çalışırsak hepimiz kaybedeceğiz. Ama güç kaynaklarımızı birleştirirsek, hem makineleri onarırız hem de geleceğimizi kurtarırız.”

Başta kimse kabul etmedi. Ancak çocukların soğuktan titrediğini gören liderlerden biri sessizce başını eğdi ve onayladı. Diğer lider de elini uzattı.

O gece mühendisler, çiftçiler, öğretmenler… herkes el ele vererek sistemleri onardı. Sabah olduğunda enerji geri geldi, ışıklar yeniden yandı.

Mars’ın kızıl gökyüzünde o gün bir kutlama yapıldı. İnsanlar anladı ki, barış sadece dünyaya değil, yıldızlara da hayat verir.

Yazıyı Paylaş